21 Ocak 2015 Çarşamba

Jamais vu.

gece oldu, geçenlerde de sabah olmuştu. zaman zaman olur böyle şeyler. tekrar eder yani açık açık söylemek gerekirse. 'deja vu' hoş karşılansan da sorun oluşturuyor. ben daha önce yaşadığım ya da en azından yaşadığımı düşündüğüm bir şeyi sırf hedonizm uğruna kabul mu edeceğim? böyle saçma girişler beni güldürmeye devam ettikçe, sanırım kabul etmeye de devam edeceğim, affola.

bir tekrar ile başlayan bir af ile bitiyor. az önce fark ettim gözlerinizin önünde. içi boş renkli çukurların önünde aslında neler neler dönüyor da, sadece yüzümüze vurunca fark ediyoruz ya da yüzümüzde eksikliğini hissedince. ayna ile alakası yok bunun, cidden yok. bir yüzün olduğunu sadece aynada fark etmiyorsan eğer.

bi tekrarlara taktım, bi de kuşlara. sahi kuşlar tekrar tekrar uçar, di mi?


mona roza, siyah güller, ak güller
geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
kanadı kırık kuş merhamet ister
ah, senin yüzünden kana batacak
mona roza, siyah güller, ak güller
.
.
.

6 Ocak 2015 Salı

bozmayın, yağsın.

kara kalemler,kara çalışmalar, aktan çalıp kar(ay)ı bağlamalar. kara çalmalar. tamam, durdum. karla alakalı şeyler işte, gündem yazısı gibin bir şey. okumanıza gerek yok yani. etrafınızda gördüğünüz şeyleri bir de benden dinlemeyin. kendi kendimi karıp giderim.

hala okuyorsanız benden günah gitti demektir. rahatlayabilirim. aslında her şey bir parça beyazlıkla başladı. bütün renkler kirleniyordu, birinciliği beyaza verdiler yani. kara beyazladı parça parça. paramparça oldu sonra her şey. sonra kendimi burada buldum işte. kara saplandım. dedim size beni durdurun diye.

dışarıya bakıyorum da, göz gözü görmüyor. sokak lambası seçiyor anca gözümüz, sokakta kalanlar onlar olsa sadece, keşke. ışığın, sadece ışığın seçilmesi her zaman iyi değildir. ben ışığı seçmemek için ekran parlaklığını azalttım mesela, sonra buraya saklandım. sen de bi ekrana sığınıyorsun mesela tam şu anda. fark edilmek için ışığın altına saklanan kaç kişi var ve kaç kişi görüyor beyazın parçalarını?