9 Haziran 2014 Pazartesi

çıkarım yapma sanatı.

- Ne diyorsun sen böyle?
- Duydun işte, ne diye sorup duruyorsun daha?

Sakin kalmaya çalışıyordu ikisi de. Beyaz tenli olanı, üstünde haki renginde ceket ve cafenin ışığında sağ yanağındaki gamzenin ucundaki sıyrığın belli olduğu kişi sanırım karşısındakine bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Elindeki bardağı yavaşça masaya bırakırken, gözleri dalmaya meyilleniyordu. Karşısındakine değil sayın okur, kavgaya dönüşecek bir muhabbet değil bu. Önündekini, gözünün önüne geleni dikkatle izler ama onu görmez ya, ondan bahsediyorum. Öyle bir havaya bürünmüştü ki gözleri, cigaraların dumanı içinde samimilikten başka bir şey anlaşılmıyordu.

Buğday tenli olan çocuksa zannımca üşüyordu . Ya da sinirsel sorunları yüzünden titreme nöbetine girecekti birazdan. Çayın tazelemesi geçmişti, içi üşümüş de olabilir. Ya da bir anlık fizyolojik tepkime sonucu soğuktan ürperdiği izlenimi de vermiş olabilir bize.

Önlerinde birkaç defter vardı, ceketli olanın önündeki açıktı. Kalem de vardı yanında, arada notlar alıyordu demekki. Ayağında tik vardı, hızlıca hareket ediyordu. Bir yandanda sabırsızlanıyordu yeni şeyler için.

- Sen şimdi bütün bunların aslında kağıtlarla alakası olduğunu söylüyorsun öyle mi?

Titremesi ya da üşümesi, her neyse artık o, geçmişti. Bir şekilde devam etmesini bekliyordu sohbetin.

- Hayır, aslında her şeyin kalemle başladığını, kalem sonucundaki ihtiyacın kağıt olduğunu ve bu durumun seni bu hale soktuğunu söylüyorum. Ne kadar anlamak istemesen de bu yaptıklarının, yazdıklarının bir değeri yok. Etrafındaki (kafedeki) insanlara bir bak. Kaçı bu kömür, odun parçalarına değer veriyor?

Bu gözlerin, bu hiddetin ve sakinliğin sadece samimiyetten olduğunu, onun başka kimseyle böyle konuşmayacağını biliyordu. Gene de duymak ağır gelmişti bunları. Boşa geçen bir kaç senenin ardından kaleme sarılmıştı ama onunla da ilgilenen yoktu. Kendisi için devam ettirdiğini söylese de, geçiştirse de kendini, şimdi o haklıydı.

-  Onlara değer vermezlerse kendilerine de bir anlam veremiyorlardır. Ne yani, ben onların istediği şeylere mi değer vereceğim, bu zorunluluk ne böyle? Sanki sen okumuyorsun, sabahlamıyorsun kitap başında. Daha geçen hafta sahafın yolunu tutmak için evdeki minderleri satmadın mı? Kardeşine kitap parası göndermek için 3 hafta milletin ağız kokusunu çekmedin mi? Daha fazla saydırma şimdi bana bunları.

Cidden saydırmadı. Bazen böğrüne bi şey oturmuşçasına kalırsın ya öyle, o da kaldı işte orada. Göz ucuyla baktı bir kez, sonra geri eğdi kafasını. İçi yanmaya başladı. soğuğun tesiri falan kalmadı. gözleri de yanıyordu, cigara dumanından olsa gerek, az biraz da kızarmıştı. tabi bunlar sadece dışardan gördüklerimiz, kendi yüklediğimiz anlamlar.

Aslında orada ne kitap var, ne soğuk, ne de çay. Böyle bir muhabbet de hiç olmadı, olamaz da. Orada senin çıkarmak istediklerinden başka bir şey yok. Konu çıkarım yapmak olunca, bizden iyisi de pek yok gibi, ne dersin?

12 yorum:

  1. Ay sonunun böyle olacağı aklımın ucundan bile geçmezdi :)
    Gerçekten de çıkarım yapmakta üstümüze yok :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de pek böyle bir son beklemiyordum ama başlayınca böyle sonlandı. :)
      Öyle malesef. Hep istediğimiz gibi anlıyoruz. Açık ara farkla. :))

      Sil
    2. Hep kızıyoruz ama biz de öyleyiz :)
      Sahiden insan kendini görmezmiş ;)

      Sil
    3. Niceleri kendi zincirlerini çözemezler de dostlarının azatçısıdırlar demiş Nietzsche. Sanırım bununla bir alakası da var. :)

      Sil
    4. Ama bunu hep aklımda tutarım ki ben çok güzelmiş :))

      Sil
    5. Güzel sözdür gerçekten, çok anlamlı. :))

      Sil
  2. çıkarım yapma konusunda oldukça iyiyiz. Aslında hayatta çıkarımlarımızın bir toplamı ya da çıkarmaya, anlamlandırmaya çalıştığımız anların bileşkesi. bunu iyi yönde kullanmalı tabii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ne olursa olsun ya topluyoruz ya da çıkarıyoruz. ya üstümüze alıyoruz ya da olabildiğince uzağa atıyoruz. ne garip bileşkeler zinciri bu. :)
      iyi yönde kullanmaya, iyi şeyler çıkarmaya diyelim o zaman. :)

      Sil
  3. Doktor bu ne :)) Çok iyi yazmışsın. İşte bu işte bu.
    Çok tebrik ederim :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu şey ya. Böyle garip bişey. :)) öğreniyoruz demek ki senden, sizden bişeyler.
      Çok teşekkür ederim :))

      Sil
  4. Sayın yazar pek mütevazısınız.:) Şaka bi yana güzel olmuş. Kurgu mu yoksa bir gözlemden yola çıkarak mı yazıldı anlamadım ama yazının dilini sevdim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoş geldiniz. :)
      Böyle bir sohbet elbette gözlemlemedim, ama pek kurgulamadım da. :))
      Teşekkür ederim, beğenmenize sevindim.

      Sil