11 Mayıs 2013 Cumartesi

Mola

Güneş şehri terketmeye başladığında hafiften bir esinti eşlik etmişti buna. Sigarasını yakarken hissettiği bu rüzgar, alevi bir nebze daha anlamlı hale getirmişti. Alıştığı yeri yadırgamayan tek şeydi sanırım sigara (izmarit) tanesi. Hiçbir zaman ilgisiz bırakmaz, tek başınalığın oluşturduğu farkındalığı en ücra köşelerine kadar hissettirirdi içine çektiği ilk nefes, ilk öldürücü darbe. Hislerini sigaraya atan ilk bulutumsu şey dışarı çıktığında sıradan ama bir o kadar da mükemmel bir tablo ile karşılaşmıştı. Sokak lambası güneşin işini devralmaya başlamış, vazifesini itina ile yerine getirmeye çalışıyordu. Işığın altında ilk beliren şey kiminin hayallerindeki bir mekan, bazısının ekmek kapısı, birkaçı için de manalı bir tablo oluşturan, devam etmekte olan bir inşaatın muhtemelen misafir odası kısmıydı. 
O kadar boş adamdı ki yaptığı şey, ateşi çekip umutları ya da hayalleri izlemekti.
Sigarasını yudumlamaya ince bir tebessümle devam etti, tabi bir taraftan da ışığın altındaki hareketliliği izliyordu. 
Tuğlanın üstüne harcı koyan usta, diğer tuğlayı bunun üzerine tutturuyordu. Aynı da olsalar, aynı yerden de gelseler bir daha asla birleşemeyeceklerdi. Kavuşamayan kırmızı, kısmi (bazılarında) hasarlı, dayanıklı tuğlalar. Çok ilginç geldi bu düşünce O'na, sigaranın ortalarına vardığında. Burda da mı ayrılık görür insan, böyle bir olayda bile bu yaşanır mıydı?
Bir anlık durdurdu karşısındaki hareketliliği, dondurmasını yiyen pembe giymiş kız çocuğunu, mısır satan adamı, çay muhabbeti yapan insanları, ortamın temiz kalmasını sağlayan belediye işçisini. Herkes durdu, her.şey durdu. Ayrılığın verdiği 'şey' ile durdurmuştu her yeri. Sadece tek bir şeyi hızlandırdı bilincinde. Ustanın ilerlemesini. Duvar yapımı bitti önce(ne kadar kavuşamasalar da). İlerledikçe istediği bir şeyin oluştuğunu fark etti. Üstüne gelen, çatlamış yerlerini kapatan bir şey olmuştu tuğlanın. O'na yeni bir renk geldi artık. Bir şeylerin dışının değişebildiğini, aynı kalan fikirleriyle anladı. Bir nokta daha vardı tabi atlanılmaması gereken. Dolaylı yoldan da olsa aynı renge bürünmüştü istediği ile. Bir bağ oluşmuştu, garip bir oluşum sayesinde. 
Yakın iken uzak kalmak ne kadar aşikar olsa da bir umut beslenmeli diye düşündü, izmaritinin son deminde. Umut fakirin ekmeği idi. Sadece bu kadar.
Sigara molası bitmişti artık, normal bir hayata yeniden karışmak için yerinden doğruldu, el ele dolaşan çiftlerin arasından, pembeli çocuğun saçını okşayarak sıradanlığına devam etti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder