2 Ağustos 2013 Cuma

Pardon

Bir şey var içinde. Bunu herkes biliyor, ben bile bilmiyorum dediğin. Kendine söylenmeye çekinmediğin fakat duymaya korktuğun bir şey. Uzun ama kısa, yalan ama gerçek, taş ama yumuşak. Tam da bırakınca aklına gelen, yanından(bilincinden) gidince ya da uyanınca yalnızlığa, camel spider misali gözlerini açan bir şey.

Belki bir çok şey. Sıcak gibi bir duyu olmaktan çok kıskançlık gibi bir his. Dostluk gibi dikkatsiz ve güçsüz olmalı daha çok. Düşündükçe fark edeceksin bunu. Evet, biliyorsun aslında. Bilmediğin bir şey de yok.

Bir şeyin koşulsuz olması söylenirse, aslında bir koşul belirtilmiş olmaz mı? Bu mümkün müdür, beklentisizlik? İçtenlik nasıl bir şeyin koşulu olabilir ki? Dur. Aslında haklısın. Ağzı kumlarla dolup hiç konuşmaz hocalarımıza ne kadar hayranızdır? Bizden yeni ayrılmış dostlarımızı ne kadar severiz, değil mi?

Söylemedim mi daha sıkıntıyı? Söylediklerimin hepsi, aslında hiçbiri. Aklımda iken söyleyeyim, her neyse. Sıkıntı şu; Bu arada başın sağ olsun, geçen gün ölmüşsün.

Yine mi olmadı? Aslında sıkıntı bu, pardon. 

4 yorum:

  1. hımmmm edebiyat seversin. ne güzeel.
    hoşgeldiiin.
    :)
    üç beş yazını okudum en yeni yazdıklarından.
    yoğun ve karmaşık ruhlu olsan gerek.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. siz de hoş geldiniz :)
      kendimce şeyler işte. kalemin ucu kadar yoğun, içi kadar karmaşık bir ilerleme çabası.
      :))

      Sil
    2. yazdıkça oluyor işte.
      :)

      Sil
    3. umarım. :)
      teşekkürler :)

      Sil