Bir şey var içinde. Bunu herkes biliyor, ben bile bilmiyorum
dediğin. Kendine söylenmeye çekinmediğin fakat duymaya korktuğun bir şey. Uzun ama
kısa, yalan ama gerçek, taş ama yumuşak. Tam da bırakınca aklına gelen,
yanından(bilincinden) gidince ya da uyanınca yalnızlığa, camel spider misali
gözlerini açan bir şey.
Belki bir çok şey. Sıcak gibi bir duyu olmaktan çok
kıskançlık gibi bir his. Dostluk gibi dikkatsiz ve güçsüz olmalı daha çok. Düşündükçe
fark edeceksin bunu. Evet, biliyorsun aslında. Bilmediğin bir şey de yok.
Bir şeyin koşulsuz olması söylenirse, aslında bir koşul
belirtilmiş olmaz mı? Bu mümkün müdür, beklentisizlik? İçtenlik nasıl bir şeyin
koşulu olabilir ki? Dur. Aslında haklısın. Ağzı kumlarla dolup hiç konuşmaz
hocalarımıza ne kadar hayranızdır? Bizden yeni ayrılmış dostlarımızı ne kadar
severiz, değil mi?
Söylemedim mi daha sıkıntıyı? Söylediklerimin hepsi, aslında
hiçbiri. Aklımda iken söyleyeyim, her neyse. Sıkıntı şu; Bu arada başın sağ olsun,
geçen gün ölmüşsün.
Yine mi olmadı? Aslında sıkıntı bu, pardon.
hımmmm edebiyat seversin. ne güzeel.
YanıtlaSilhoşgeldiiin.
:)
üç beş yazını okudum en yeni yazdıklarından.
yoğun ve karmaşık ruhlu olsan gerek.
:)
siz de hoş geldiniz :)
Silkendimce şeyler işte. kalemin ucu kadar yoğun, içi kadar karmaşık bir ilerleme çabası.
:))
yazdıkça oluyor işte.
Sil:)
umarım. :)
Silteşekkürler :)