8 Eylül 2014 Pazartesi

düşüş vol.4

köprünün başındayız ve yine gelmişsiniz. ah, ne kadar da vefalısınız dostum. size böyle hitap edebilir miyim, eski dostum? bu soruyu daha önce de sormuş olabilirim. bu konuşma daha önce de yapılmış olabilir. bir konuşmaya ait olmak zordur. sizi onunla pek hatırlamazlar. geçenlerde biri yol tarifi istedi ama benden, henüz yeni gelmişken. '...... köprüsü' ne nasıl gidebilirim dedi. anlattım. gitti. o an o köprü bana ait oldu, o yolunu buldu. iki dakikada buranın yerlisi yaptı beni ve iki dakikada bana bunu bahşetti. siz, değerli dostumla bu yüzden bugün burada buluşmak istedim. bir yerli gibi başladım o yüzden. önce hitabı sorup sonra sizi soruyorum, nasılsınız bayım?

benim de iyi olduğum söylenebilir. bu nezaket ve sohbetten ötürü. köprüden aşağı yürürken insanlar değişik geliyor bana, size de oluyor mu o? demek istediğim her gün gidişini gördüğünüz birini size gelirken görmek garip oluyor. ya da baloncu'nun elinde hala çocuklar için balon varken görmek, garip geliyor. balonların bu kadar çok olduğuna inanmıyordum mesela. ya da balıkları alıp giden o yeşil gömlekli adam samimi gelmiyordu bana. çalıştığını görmüyordum çünkü. görmediğinizde bazen inanmazsınız. onun gibi. samimiyetinizin artmasını istediğiniz birinden ödünç kalem isteyin ama, sizi daha çok sevecektir ve samimiyeti artacaktır. evet, cidden.

tersten bakınca yaşlanmak aklına geliyor insanın. kaçınılmaz son. birkaç hatıra ve çocuğun size hükmettiği o beyaz yıllar. bugün bundan konuşasım var. köprüyü tarif etmek yaşlandırdı beni. yerliler hep yaşlıdır zaten. bilge kızılderililer gibi. birden fazla kabile di mi onlar, aynı değil? 500'e yakın demek? tahmin etmezdim. hepsi garip dans ediyor ve at üstünde mi yaşıyor? atlar da ispanyolların gelmesinden sonra geldi ama, haklısınız. hepsinde yok. ve bu dahil bütün genellemeler yanlıştır. kesinlikle öyledir bayım. eğer bir kızılderili iseniz ve atınız yoksa kesinlikle genellemeyi hak etmiyorsunuz. genellemeyi hak etmek için yapılması gerekenleri konuşalım bir gün, unutturmayın. ilk sıraya da atlı kızılderilileri yazalım.

dostum, bay K. size sesleniyor sanırım. toplantı mı varmış? yolu henüz yarılamamıştık oysa ki. yaşlılık ve genellemelerden daha sonra devam ederiz o zaman. sonraya kalanlar hep çok oluyor, bunu da ekleyelim genellemelere. ve bayım, kalem istemeyi unutmayın.



Not : bu kadar ara verince, toparlaması zor oluyor. her türlü saçmalık ve gariplik için kalemlerinize sığınıyorum.

Not : zannetmem ama okumak isterseniz öncesini, birincisi burada, ikincisi burada ve üçüncüsü de buradadır.

10 yorum:

  1. genellemelere dahil olmaları düşündüm şimdi..
    alakasız belki ama mesela kadınlarr diye başlayan sonu hep aynı yere çıkan cümleler tedirgin eder beni.
    yaşlılık mı o da zaman götürürken bir şeyleri yeni edinimleri bırakırken sana bıraktığı somut bir gerçek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. en çok da o genellemelerden rahatsız olduğum için yazdım aslında. birini tanımadan bir fikir ediniliyor ve hoop tümevarım. ve tedirgin edici oluyor sürekli, artıyor da.
      böyle düşünmemiştim hiç, ne güzel de yazmışsın.
      :)

      Sil
  2. biz bir de yaşlanacağız dimi..
    at deyince bir duygulandım. sanırım genlerimde bi yerlerde var bi şeyler.
    sana bir şey itiraf edeyim mi. neyse siktir et. ya da dur edeyim.
    bu genellemelere girmekten o kadar nefret ediyorum ki , sanırım bu yüzden ikili ilişkilerde beceren taraf olamıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yaşlılık değil de bu alzheimer var ya, o içimi bi hoş ediyor benim. dur hatırlatma şimdi.
      içerden geliyor o at şeysi ya. bi farklı hissediyoruz nedense. ama bu ilk kızılderililerde at yokmuş. ispanyollar bir şeyler yapmış bu adamlara.
      sorma dostum, ben de nefret ediyorum onlardan. hepiniz aynısınız kısmı var ya, ilişkinin törpüsü sanki. bi iyi tarafta olamadık.
      çay var, içer misin?

      Sil
    2. bi demli çayını içerim.
      şekersiz.

      Sil
    3. Çay hazır dostum, nerelerdesin?

      Sil
    4. altı yedi ay boyunca tavana bakarak kafamda yazdım bir roman, belki bir hikaye
      bunların kağıda düşüşü zor ve darbeli oluyor.
      beyinden parmak uçlarına geçiş sırasında insanı baya yıpratıyor.
      zor işmiş azizim.

      Sil
    5. uzun ve sancılı bir dönemmiş. belli ki ona değecek bir şey doğmuş, parmak ucu kadar hassas bir yeri incittiğine göre.
      senden çıksa olmayacak, çıkmasa da olmayacak. en iyisi biraz da başkaları düşünsün. sal gitsin.
      zor iştir mirim. kolay olan kimin umrunda ki zaten?
      biz ne zaman göreceğiz bu kağıda dökülenleri nasipse?
      :)

      Sil
    6. dört hikaye olacak içinde toplam. tabi editörden izin çıkarsa. çünkü özellikle bazıları biraz ağır oldu, toplum bu kadarına hazır mı bilmiyorum :)
      üçüncüyü bitirdim. kitaba adını verecek olan hikaye kaldı sadece. o'na da bir türlü cesaret edip başlayamıyorum. halbuki yazacağım bir kelimeye bakar kelime yağmuru.
      o cesareti bulduğum an başlayacağım.
      tahmin ediyorum ki 4 ayı bulur. editörden geçiş-basım filan.

      Sil
    7. editör karışmaz umarım ya. toplumu bilmem de biz hazırız ve bekliyoruz dostum. :)
      baya gelmişsin gene. büyük kısmı bitmiş.gerisi de gelir yahu. sen alırsın gene sözcükleri, hazırdır onlar. biz de bekleriz hem, sen kendini yıpratmadan.
      gene çok yokmuş ya. az kalmış. sevindim. bize de ciddili okunacak bir şeyler çıkar. editörden de izin çıksın ama, lütfen.
      :)

      Sil