Çoğum(n)uzun yaptığı gibi amaçsızca yürüyordu. Saatin ilerlemesine
rağmen yollar henüz tenhalaşmamıştı. Saati de bilmiyordu, cebinde ne köstekli
saati ne de bağımlısı olduğu bir radyasyon aleti yoktu. Öyle, dümdüz yoldaydı. Kafelerin
bir nebze dolu olmasından yürütülebilecek bir fikirdi sadece bu. Öyle çok
abartılacak bir durum yok, zaten onu yansıtacak bir hayatı da yok.
Cigarasını kırarak içmeye başladığı günlerden bahsediyorum. Mağlubiyetin
olduğu o günlerden. Eski yani. Sizin tabirinizle değerli okur: mazi. Birçok kelimeyle
tasvir edip geçmişte bırakamadığınız o şey. Yaşayan ölülerin dönmesi diye bir
söz dizisi de var hatta, hani şu usulsüzce (olması gerektiği gibi değil)
gömülüp tekrar yaşama dönülen “Baba pastasını istiyor/aldı) şeklinde de bir
içeriğe sahip olan kısım. Bundan neden mi bahsediyorum? İnsan öldüğünde uzunca
bir süre için ölür. Eğer o içindekini de rutin bir şekilde gömemez isen, uzunca
bir süre için rahatsız edecek demektir. Daha da açamam bu durumu, anlıyorsunuz
beni.
Cigarasını kırarak içmeye başladığı günlerden bahsediyorum. Bulutların yas tutmaya başladığı o dönemden. Zaman sanıldığının aksine her şeyin ilacı değildir. Sağlığın da satın alamayacağı şeyler vardır mesela. Ama konumuz bu değil. “-Yenilemek lazım bağzı şeyleri, zaman önemli +Kendimizi napıcaz? – O zor be!” Zamandan bağımsız şeyler bunlar. Zaman, mutluluğu da satın alır ama konumuz bu değil.
Cigarasını kırarak içmeye başladığı günlerden bahsediyorum. İffetli Dephne Ağacı’ndan taçların yapıldığı o vakitlerden. İnsan ilişkilerinin Gordion Düğümü kadar zor ve bir o kadar da sağlam olduğu bir kısım var, bilirsiniz. Kolomb Yumurtası diyeceğim ama onda da farklı bir şey var. Neyse, mühim değil zaten. Anlatmaya çalıştığım şey sadece anlamak için litograf olunması zorunluluğun olmadığı bir dönemin özlemi.
Cigarasını kırarak içmeye başladığı günlerden bahsediyorum. Cigarasını neden mi kırıyordu, hayır, sağlığa zararlı olduğu için değil sayın okur, tekrar içeceği için de değil. Doktoru cigarayı azaltmasını istemişti. Cigarasını kırmıştı yine. Yarıya da gelmişti hani. Bulutlar duruma ortak olduğunu belli edercesine serinletmeye başlamıştı. Eve dönmeye karar verdi. Yürümek istememesinden kaynaklanmıyor bu, yağmuru sevmesinden de değil. Sadece öyle olmasını istediği için, öyle olması gerektiği için. Başka bir anlamı da yok, sadece eve dönüş, hepsi bu.
yazar burada somut kırık cigara örneği ile soyut bir bağımlılığından uzaklaşmaya çalıştığını ve burada zaman kavramı gibi hepimizin inandığı klişelerin doğru olmadığına bir gönderme yapmaktadır.
YanıtlaSilAma zaman, insana hayattan mutluluğu çalmayı öğretebilir:)
Çok güzel bir yorum. İlginiz için teşekkür ederim. Ve haklısınız tabii, zaman, bize bunu da öğretebilir :)
Sil